“Eğer biz yapabileceğimizi gösterirsek, neler olur neler değişir bir düşünsenize?”

24 Ekim’de vizyona giren filmde, efsane otomobil DEVRİM’in sancılı üretim aşaması anlatılıyor. Fragmanlarda izlediklerim bana bizim üretim sürecini anımsattı. Bütün mühendisler tek yürek tek bilek olmuş Türkiye’nin üretim ve mühendislik gücünü kanıtlamak için var gücüyle bir onur mücadelesi veriyor. Karşılarına çıkan ekonomik, bürokratik ve kişisel engelleri nasıl aştıkları, kendi içlerinde nasıl inançlarını güçlendiren çatışmalar yaşadıklarını fragmanda izledikçe bizim yaşadığımız sıkıntılar gözümün önüne geldi.

Görevine inanmış insanların önünde çelikten dağlar olsa, dayanmaz.

ve filmin sloganı

“ya yaparsak”

 

YÖNETMENİN NOTU

“Nedense biz toplum olarak olumlu hikayeleri de birtakım olumsuzluklarla hatırlıyoruz. Bizim için hep bardak boş. Hiç kimse Türkiye’nin ilk yerli otomobilini 129 günde üreterek imkansızı başarmış mühendisleri hatırlamıyor ama arabanın mecliste durmasını anımsıyor. Oysa araba durduktan sonra tekrar çalışıyor, ayrıca ikinci araba hiç durmuyor. O gün Ankara sokaklarını dolaşıyor. Bir tanesi de şu anda Eskişehir’de ve hala çalışıyor. Biz Türkiye olarak değerlerimize sahip çıkmak zorundayız. Başarılarımızı anlamalı ve anlatmalıyız. Devrim Arabaları hikayesi olağan insanların olağanüstü başarısı. Biz ancak böyle hikayeleri hatırlayarak hayatımıza ve geleceğe daha olumlu bakabiliriz. Bu hikaye şunu anlatıyor: Yapılabilir. Kafamıza koyduğumuz her şey irade ve azimle yapılabilir”

YAPIMCININ NOTU

“Devrim Arabaları filmi bir azim ve başarı öyküsü. Gönülden inandığımız bir iş yaptık. Sette çok güzel bir işbirliği ve dayanışma oldu. Hiyerarşi içinde işlemeyen bir sistemimiz vardı: Yönetmeni, yapımcısı, oyuncusu, ışıkçısı, dekorcusu… Hepsi aynı masada oturup bir şeyler kattı bu filme. Biz sette birey değil bir olduk”.

OYUNCULARIN NOTU

Taner Birsel: “Filmde eksende duran bir karakter yok. Başrolde zaman ve mekan var. Sete her girişimizde zaman tüneline girmiş gibi hissettik.”

Ali Düşenkalkar: “Sinemamız adına sanayileşmeye doğru gidişin ilk adımlarını görüyorum burada. Yaratılan mekandan makyajına tüm prodüksiyon sanayileşmeyi gösteriyor. Setler günlük, anlık çözümlerle yürürdü ama burada öyle değil.”

Halit Ergenç: “Filmde mühendislerin aile hayatlarına da yer verilmesi filme çok güzel, sıcak bir dramatik yapı kazandırdı.”

Altan Gördüm: “Bu film biraz da ‘yabancılar en iyisini yapar, Türk malıysa kötüdür’ düşüncesine karşı çıkan; biz neden yapmayalım diyen bir film.”

Serhat Tutumluer: “Bizim başka ülkelerin kahramanlık öykülerine ihtiyacımız yok. Devrim Arabaları filminin savundukları ve anlattıkları beni çok heyecanlardı. Bu sette olmak çok gurur verici.”

Onur Ünsal: “Her şey çok titiz ilerliyor. Kostümünden makyajına, set saatinden yemeğine, böyle bir standarda sahip olduğumuzu görmek çok güzel.”

Selçuk Yöntem: “Beni çok etkileyen bir olaydır Devrim arabalarının hikayesi. Filmde oynadığım Latif karakterinin bir cümlesi var: ‘Türkiye’de hiçbir başarı cezasız kalmaz’ diye. Olayı iyi özetliyor.”

 

 

Belki bir gün ekonomik gücümüz olursa bizde varolma sürecinde yaşadığımız sıkıntıları belgesele alırız kimbilir?

Categories:

2 Responses

  1. Geçtiğimiz hafta hayatımda büyük bir değişiklik yaparak Sinemaya gittim ve Devrim’i izledim.

    Başından sonuna kadar Türkiye’de bir aykırı hareketin süreci ve bedeli temasını başarıyla işlemiş film. Üretimin ne denli zor olduğunu bilmesek , belki sıradan bir proje gibi gelicek devrim bize. Ancak Devrim’in nasıl bir AŞK ürünü olduğunu çok iyi hissediyor ve yaşıyoruz. Ve şu cümleyi de bir dua olarak görüyorum.

    ‘Belki bir gün ekonomik gücümüz olursa bizde varolma sürecinde yaşadığımız sıkıntıları belgesele alırız kimbilir?’

  2. Hatırlıyorumda biz SAGUAR için üniversitede herseyimizi ortaya koyarak çalışırken bazı hocalarımız bize boş işlerle ugraşıyorsunuz demişlerdi. Şimdi bakıyorum bu boş işlerle ugraşan kişiler Atatürk’ün ve aziz şehitlerimizin kanını canını vererek kurdugu bu cennet vatan ülkenin adını dünyaya duyuruyorlar.

    Başta sadece bir Tübitak projesiydi 4 sene sonra ise Türkiye’nin ilk günes teknesi, Avrupa 3.lüğü, Alçak irtifa test uydusu ve şuanda da WSC de iddalı bir ekip olma çabası..

    Biz her engeli aşarak 4-5 senede bunları başardık. Eger devrim o gun üretimde olsaydı şuan dünyanın sayılı markalarından biri olacaktı.

    Hiç birşey yapılamaz diye değil ya yaparsak diye düşünmek lazım.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir