SAİTEM’e başvurduğum 2005 yazından itibaren iyisiyle kötüsüyle 3 seneyi geçtim, ilk ekibe girdiğimiz zaman SAİTEM’in kurumsal temelleri atılıyordu. Efsane başkan Barış abi, Action man Hüsnü abi ve Emektar Ersin abi. Onlar bize çok güzel bir emanet bıraktılar. SAİTEM’in daha yeni kurumsal yapıya geçtiği dönemlerdi ve hepimiz için zor bir süreçti, yapılan projelerin bugüne nazaran daha kolay olmasına rağmen ben ilk 2007 de olduğu kadar hiç zorlanmadım. Teknik açıdan zayıftık, sanayiye ilk defa bu denli açılmıştık, ekonomik altyapımız zayıftı ama herşeyden önce bize abilerimizden gelen bir cesaret vardı. Başlangıçta buna cahil cesareti dediler, sonra işi öğrendik aptal cesareti dediler. Aynı zamanda SAİTEM’li olmanın getirdiği bir yılmazlık, azim ve karşısındaki adamı pes ettiren bir inatçılık vardı. Pes etmezdik inatla saldırır en umutsuz anda birbirimizden güç alırdık. Hiç durmadan aknlar yapardık ve işin kritik gününde nedense hep işi çözerdik. Bilmediklerimizden korkmazdık, öğrenmeye çalışırıken korkutmaya çalışanlara bakmaz yolumuza devam eder, iş bittikten sonrada biz ne yaptık der işe bakar birbirimize gülerdik.  Her başarı sonrasında bir üstüne gözleri diker nedense dinlenmeyi düşünmezdik. Yarış sonrası diğer ekipler gezerken biz seneye ne yapıcaz onu konuşmaya başlardık, piskopatça gelebilir ama bundan zevk alırdık. Avustralya’ya gitmeye karar verdiğimizde bu işin zor olduğunu biliyorduk. Son aylara yaklaştıkça herkez daha gergin daha endişeli olmaya başlamıştı herkeste içten içe bir korku vardı ama kimse bunu seslendirmiyordu çünkü birbirimize baktıkça cesaret alıp dahada asılıyorduk yaptığımız işe. Biz SAİTEM’li olmayı birbirmizden öğrendik, her zaman işimizi iyi yapınca mutlu olduk. Çünkü bize Hüsnü abinin verdiği bi fantezi dünyası vardı. Her zaman daha iyisini hayal ederdik, yetinmezdik.

Sürekli yeni arkadaşlar katıldı aramıza, çok eleştiriler aldık yeni arkadaşlarımızdan, onları ekibe kolay dahil etmediğimiz, sıcak davranmadığımızı söylediler. Bunları bize söylediler çünkü onlarda ekibe girmek için bizim kadar inatçıydılar, hırçındılar. Şuanki başkanımız M. Burak bu durumdan çok şikayetçiydi, her ne kadar biz böyle yapmadığımızı savunsakta her SAİTEM’li gibi bide gelen eleştiriler karşısında gerekli düzenlemeyi yaptık. Ne yazıkki ülkemizde kurulan üniversite topluluklarında kurucuların mezun olması ile topluluk dağılma sürecine girmekte.  Biz bu sorunu çözmek için ilk kurulduğumuz günden bu yana çalışma yapmaktaydık fakat değindiğim gibi yeni arkadaşlardan aldığımız eleştiriler doğrultusunda bunu kurumsal bir yapıya dönüştürmeye karar verdik ve 2009 yılında Kalite Departmanı Cansu Yılmaz yönetiminde faaliyete başladı.  Aldığımız emanetin öncelikle yeni arkadaşlara sağlam teslim edilmesi gerekiyordu ve ekibin emin ellerde olduğu konusunda kimsenin şüphesi yok. İlk zamanlar bize yol gösteren Hüsnü abinin gitmesi ile ne yapıcağımızı Erdem’le çokça defa konuşmuştuk. Aynı şekilde Efsane Makinacı Resul’ünde danışmanlığa geçmesiyle birlikte Erdem’le aynı endişeyi çokça defa dile getirmiştik. Ama gördükki SAİTEM bir kültürdü ve Resul’ün sorumluluklarını alan Şenol aldığı emaneti sapsağlam taşıdı.

Yazımın bu anında kadar hep geçmiş zamanda cümleler kurdum. Ama burdan anlaşılmasınki anlattığım SAİTEM kültürü geçmiş zamana ait. Zaten SAİTEM üyesi olmak için öncelikle SAİTEM kültürü taşıması gerekir. Buradan yeni arkadaşlarıma selam ederim.  Biz aldığımız emaneti sapsağlam vermenin gururunu taşıyoruz, sizlerde öncelikle emaneti sağlam vermek için çalışın. Zaten SAİTEM kültürü sağlam kaldıkça başarılar gelecektir.

Categories:

Tags:

4 Responses

  1. SAİTEM’li olmak bu uğurda çalışmak, bu uğurda yaşamak, bu uğurda hayal kurmak, SAİTEM’de bir aile bireyi olmak gerçekten çok güzel bir şey, bunu bize tekrar hatırlattığın ve bu duyguları yaşattığın için ne kadar teşekkür etsem azdır. Çok teşekkürler…

  2. Tarık, konuşan dilisin susan canların ya. Aynen katılıyorum ve yeni arkadaşlar neler düşünüyorlar merak etmiyor değilim.

  3. Endişe var tabiki. Ancak bu endişe o kadar güzel ki. Bu işin sorumluluğunun farkına varıldığını ve işin ciddiyetini gösteriyor.

  4. Merhaba arkadaşlar.
    Ben geleceğin makine mühendisi ve bir birey olarak birçok hayalim vardı. Etrafımda olan bütün araçları teknolojileri kullanmak değil, üretiminde bulunmak, bir katkı sağlamak. Belki de bütün meraklılarıların içinde bulunmak istediği bir ekip karşıma çıktı. SAITEM isimli ekip ve bu yola gönül vermiş cengaverler. Gördükçe, duydukça gururlanıyorken neden bende o insanların bir parçası olmamayım diye insan düşünüyor. En başta cesaret edemememe rağmen daha sonra ekip içindeki arkadaşlarımın sayesinde bende onlarla birlikte çalışmaya başladım. Hiçbirşey bilmezken bir anda ağabeylerimden o kadar çok şey öğrendimki anlatılamaz.Bir mekanikçi olarak en içten şekilde söyleyebilirim ki;yağ pas içinde sanayi sanayi dolaşmanın ve elimden birşeyler geldiğini görmenin keyfi değişilemez. Tabi bu keyfin en büyük parçası ekip çalışması. Hayatımda karşıma çıkabilecek en büyük fırsat olarak görüyorum bu koskocaman dostluk yuvasını.

    İyiki varsın SAITEM…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir